8 Ocak 2015 Perşembe
20 Aralık 2014 Cumartesi
EFSANE PRENS
17 Aralık 2014 Çarşamba
Goguryo kralıgının kurucusu..efsane prens Jumong
****
***************
Komutan Hemoso..çok büyük bir Coseon kahramanı...ve çok yetenekli bir savaşçı-amacı da yüce amaçlar derler buna ..tüm halkını züşümden kurtarıp yepyeni bir ülke yaratmak.Fakat başlangıç çok iyi olsada ve kral Heburun onayını alsada..o dönemin sarayın baş rahibesi Yomiyol ve başbabakan Budenkbul...onu Buyo kralıgına bir tehtit olarak görürler..kral Heburu da ikna edip ona pusu kurup yakalanmasını saglıyacaklardır..prens Gungwa herşeyden habersiz.Pusudan sonra baştan komutan oklla vurulur ve suya düşer..damul ordusu caresizce komutanını arasada onu bulamazlar.Nehir onu alıp epey uzaklara götürür bu kader olsa gerek.Hanbek kabilesinın reisinin en küçük kızı Bayan Yuva hizmetiçisiyle birlikte onu nehirde ölmek üzereyken bulur ve onun kim oldugunu bilmeden onun hayatını kurtarır..o da istemedi bir evlilik yüzünden bir dagda buldugu kişiyi tedavi ederken..ona aşık olmaya başlar...Ama heryerde aranan komutan kabileyi yok edeceklerini duyunca oradan ayrılır...kader onları yine birleştirecektir...Hemoso Buyoya gidebilmek için Keryo kabilesinin tücar grubuna katılmak için bay Yontabaldan onu kervanına almasına rica eder..ve bay Yontabal bunu kabul eder...onun komutan Hemoso oldugunu anlamıştır ve bir tücar düşüncesiyle aynı zamanda çok da yetenekli bir tücar..onu valiye satma düşüncesi taşır karı çok büyük olacaktır diye düşünür ..amma ne varki..kader çok farklı yazılmıştır.Ticaret liderinin eşi hamiledir...ve sancıları başlar...kervan haydutların saldırısına ugrar ve komutan ticaret grubunu ,eşini ve yeni dünyaya gelmiş..bebegini kurtarır.Bay Yontabalın bir kızı dünyaya gelir adını da Sosono koyar...aslında pek çok insan inanmasada ben kadere inanırım...çünkü daha sonra komutan Hemoso,nun oglu Jumongla..bayan Sosononun kaderlerleri defalarca kesişecektir bunu da ileride görecegiz.....komutanı teslim etmekten vazgeçen bay Yontabal...bundan pişman olmuyacaktır.Damul ordusu ve prens Gungwa komutanın sag kalmasından çok mutludur seviç çıglıkları hala kulagımda amma ne varki bu sevinç uzun sürmüyecektir...çünkü Çinlilere savaşa hazırlanırken bayan Y
uvayı görmek ister...ve Habek kabilesinin tamamiyle katledildigini ögrenir..Hemosaya yardım etikleri için..bayan Yuvayı kurtarırlar ve ona eger çinlilerle yapacaga savaştan sag gelirse onunla evlenmek istedigini söylüyerek ona yüzlük takar o artık komutanın eşidir...amma aynı zamanda ona
aşık olan biri daha vardır prens Gungwa...ve bu aşk çok uzun yıllar tek tarafllı bir aşk olarak sürecektir.Çinlilerle savaşa gitmeden önce yukarda bahsetigim gibi rahibe Yomuyol ve bay Budenkbul onu çinlilerin eline düşürmek için plan yaparlar ve komutan da bu tuzaga düşer..ve sayısız işkence görürür ,gözleri oyularak bir agaca gerilir ,fakat bayan yuva hamiledir...kral Gungwa olayları bilmeden çaresizce arkadaşına çok üzülür..ve aşık oldu kadının meydandan uzaklaştırıp onun hamile oldugunu ögrenir...bayan Yuvaya yardım etmek için elinden geleni yapar..ve dünyaya gelecektte en Goguryo kralını dogrurur..adını Jumong koyar anlamı ise(iyi ok atan demektir) hem komutanın intikamını alabilmek için ,hemde Jumongu yetiştirebilmek için saraya gider..kral Hebur ölür ve yerine yeni kral olan Gungwa geçer..ve bayan Yuvaya büyük aşk besler ,oglunuda bir prens gibi büyütecegine söz verir.
******************************************************************************************************************************************************************
*********************************************************************************
*********************************************************************************
Ve aradan 20 yıl çarcabuk geçmiştir..kral Gungwa sözünde durmuş en büyük sevgisini bayan Yuva,ya ve herkesin onun zatenigi 2 kişi hariç Jumongu kendi oglarından daha çok sevmiştir.Prens Jumong sorumsuz bir hayat yaşıdıgını gören annesi ve kral..çok üzülürler..ayrıntılara girmeden..kraliçede her daima bayan Yuvadan ve Jumongtan nefret etmiştir,aynısı kraliçenin ve kral Gungwanın öz oları olan prens Deso ve Yonpo için de geçerlidir..Prens Deso kendini mutlak süretle onu veliyaht yapacak yollar aramaktadır..pek bir işe yaramıyan ve devamlı sorun çıkartan prens Yonpoda..ve en önemlisi de bu kini,hırsı ve nefreti arkasında güçlü amcaları..at beyleri sayesinde kraliçe bulunmaktadır.Aslında onunu bu nefretinin nedeni kralın kendisini görmezden gelmesi ve Jumongu kendi öz oglarından sevgisini esirgiyen kraldan ve bayan Yuvadan baştta intikam almaktan geçmektedir.Bir gün kral prenslerin üçünüde de çagırır ve Bueyonun kutsal emaneti damul yayını bulmaları için 3 prenside gönderir...bu onlar için bir sınavdır ve özelikle Jumongun artık sorumsuzluklarından kurtulması için bir fırsatır.Ve üç prens yolla çıkar..fakat abilerini planlarından habersiz....yola devam ederler.Onlar onu yok etmek için ona rehberin o olacagını söyliyerek onu bataklık bir araziye yönlendirerek...onun orda ölmesini saglamak istemekteler,amma işte yine kaderin cilvesi diyelim prens bataklıga gömülmüşken onu ordan kurtaran..2 kez karşılacak olan bayan Sosonodur.Prensi kurtardıktan sonra onu İseo daglarının eteklerinde bırakıp kervan yoluna devam eder..ve bayan Sosono onun bir gerçekten bir Buyo prensi oldugunu inanmadan.Bu arada abileri çoktan damul yayını görmüşler fakat onu germeyi başaramadan geri dönüş yolundadırlar...şu ana kadar saf rölünü oynayıp ,geri planda kalmayı tercih eden prens Jumong..bu daglarda abilerinin onu öldürmek istediklerini artık anlamıştır.O da yayı bulmuş ,hatta onu germeye çalışırken yay ortadan kırılır..bu onu çok korkutsada kutsal bir silaha zarar vermekten...göklerin,tanrıların onu seçtiklerini bilmeden.2 prens de krala yayı gördüklerini ve prens Desonun kolayca gerdigini söylerler,fakat Jumong bu yayı gördügünü,abilerinini onu öldürmeye çalıştıklarını,ve yayın kırıldıgını sadece annesine söyler.Jumong sarayda geri planda kalmak için ...bir şey ögrenmemiştir,güçsüz ona ragmen sevimliligi ile pek çok kişi onu sever bunlar sıradan insanlar..Mopalmo usta gibi...o daha sonra hayati bir görevi yerine getirip ekselanslarına sonuna kadar baglı kalacak bir kişi..bunu da göreceksiniz.Ben burada ezberledigim 81 bölümden oluşan bir diziyi sizlere anlatmam çok kolay amma benim istedigim sizlerin ,özelikle izlemiyenlerin hala bu diziyi mutlak süretle izlemenizdir..çünkü idealeri olan insanların ne büyük işler başardıgını görmeniz istiyorum..tüm zorluklara ragmen.Kısadan yazmaya düşünüyorum artık ..bayan Yuva hizmetçisinden Jumonga savaş sanatlarında iyi bir usta bulmasını rica eder.İlk onu çalıştıran kişi Musongtur..o aslında sadece rahibe Yomyol ve bay Bunkpulun bildigi gizli bir hapisane başmuhafızıdır.Saraydan bilinmesin diye bu çalışmalar gizlice o hapisanede yürütülmektedir.Ve işte baba ve ogulun karşılaştıgı ilk yer ikiside bunu bilmeden.Rahibe Yomyol ayinlerinde 3 bacaklı kuzgunu görür..ve bunun Buyoya bir felaket geçirecegini düşünür..ve bir gün hapisane gidip komutan Hemosoyu bu hapisaneye atanlar ,onun ne yaptıgını görmek isterler.Jumong onları görsede gizlice pek bir anlam veremez çünkü mahkümün kendi öz babası Hemoso oldugunu bilmez.Ama kader onları bir araya getirecek ve Jumongun mütiş bir savaş ustası olmasını saglıyacaktır.Ve 3 bacaklı kuzgun tanrıların da yardımıyla yepyeni bir ülke kuracaktır..Colbon halkını ve eski Coseon vatandaşlarını bir araya toplayıp Goguryoyu kuracaktır..ve rahibe Yomyol ona yardım edecektir.Jumongun bayan Yesoyadan bir ogulu olacak ve adı Yuri olacaktır.Bayan Sosono prens Desonun baskılarına dayanamayıp..Gutae ile evlenip 2 oglu olacaktır..biri Biryo,biri Onço....daha sonra Bekçe kralıgını kuran kişidir .Bayan Sosono Goguryo kralıgının ilk kraliçesidir..fakat 15 yıldan sonra çok zorluklar çeken bayan Yesoya ve prens Yüri ve en çok da maşesteleri Jumongu düşünerek Goguryodan ayrılır...Ekselansları Jumong çok uzun yıllar savaşlara katıldıgı için sadece 40 yaşında vefat eder ve tahtı oglu Yuriye bırakarak...kral Deso kral Yürinin torunu tarafından öldürülür ve böylece hep intikam peşinde koşan bir kral ve ülkeside yok olup gider.Sadece yüce amaçlar insanların yükselmesini,başarmasını saglar..kin,nefret ise herkesi yok edebilecek bir güçtür.Benim diziden anladıgım bu ve inanın ben her seferinde ilk izlercesine gibi izlerim dizileri.Biraz kısadan gitsemde bu dizini devamı...Rüzgarın kralıgu...yani kral Yürinin dönemi...Song oppa başrolde oynadıgı için size aynı zevki verecektir.Sezarın hakını vermek lazım derler ben de bu muhteşem büyük bir yapıtı nasıl zorluklarla çekildigini tahmin edebiliyorum..ve muhteşem bir kadro,muteşem performans..hatta kötü röler bile diziyi izlerken onları bogasım gelsede bu onların sanat adına ne kadar başarılı olduklarını kanıtlar...tüm kadro istisnasız,sayın ,yönetmene,senaristte ve emegi geçen herkese kameramanlarda da dahil...bize böyle bir dizi sundugunuz için sonsuz teşekürler.Bizim dizilerimzde özelikle tarih mutlak süratle sizler tarafından izlenlenmeli..Osmanlı tarihi..baş yapıtlarını...Dilim veya kalemim sürtüyse af ola...şimdiden özür dilerim amma ben tarih severler adına bunun gibi pek çok dizi bekledigimizi bilmenizi isterim....asla unutulmuyacak diziler var..ilk aklıma gelenler...Dong yi,Seo Dong yo,Warior Baek Dong So,Yi San,Muhteşem kraliçe,The prinses man,Büyük kral Gwaengento,Gayebek,Kralın kızı Su Baek Hyang,Saraydaki mücevher...ve daha izledigim bunun gibi bir sürü dizi..hepsi muhteşem..ve şimdilik hoşçakalın...tekrar görüşmek dilegi ile -sarayatta-saragatta
*********************************************************************************
*********************************************************************************
*********************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
***************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
*****************************************************************************************************************************************************************
***************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
*********************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
*********************************************************************************
*********************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
***************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
*********************************************************************************
***************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
******************************************************************************************************************************************************************
19 Aralık 2014 Cuma
Kore tarihi
Güney Kore, resmî adıyla Kore Cumhuriyeti (Korece: 대한민국 Daehan Minguk; Hanja: 大韓民國; kısaca: 한국, 韓國 Hanguk) bazen sırf Kore, Doğu Asya'da Kore Yarımadası'nın güneyinde kalan bir devlet. Güney Kore'nin komşu devletleri batısında Çin Halk Cumhuriyeti, doğusunda Japonya ve kuzeyinde Kuzey Kore. Ülkenin başkenti Seul'dur. Güney Kore ılıman iklim kuşağında kalıyor ve ülke arazisi dağlık topraklardan oluşuyor. Güney Kore sınırları 100,210 km²'lik bir alanı kaplar ve ortalama 50 milyon gibi bir nüfusa sahiptir.
Arkeolojik buluntular Kore Yarımadasının Alt Paleolitik çağında insanlar tarafından ikamet edildiğini gösteriyor. Kore tarihi MÖ 2333 yıllında Gojoseon'un efsanevi Dan-gun tarafından kurulmasıyla başlıyor. Silla altında MÖ 668'de Kore'deki Üç Krallığı'nın birleşmesinden sonra Kore bir devlet olarak Goryeo hanedanında ve Joseon hanedanında var olmaya devam etti, ta ki 1910'a, Kore İmparatorluğu Japonya tarafından ilhak edilene kadar. Kore II. Dünya Savaşının ardından Sovyet ve ABD'nin askeri güçlerindenkurtuluşu ve işgalinden sonra, Kuzey Kore ve Güney Kore'ye bölündü. Güney Kore ikinci bir demokrasi olarak 1948 yılında kuruldu.
25 Haziran 1950'de Güney Kore, Kuzey Kore'nin askeri güçleri tarafından işgale uğradı, iki Kore arasında çıkan savaş zor bir ateşkes sonrasında durdu ve iki ülke arasındaki sınır bugünlerde en çok güçlendirilmiş müstahkem mevki. Savaştan sonra, Güney Kore ekonomisi önemli ölçüde büyüdü ve gelişmiş bir ekonomiye ve tam demokrasiye sahip oldu. Ayrıca ülke Doğu Asya'da bölgesel güçkonumundadır.
Güney Kore başkanlık sistemine göre yönetilen ve on altı idari bölüm içeren bir cumhuriyettir. Ayrıca ülkedeki yaşam standartları çok yüksektir ve Güney Kore gelişmis ülke satüsüne sahiptir. Ülke Asya'nın en büyük dördüncü ekonomisine ve dünyanın en büyük 15'inci (GSYİH) veya 12'inci (SAGP) ekonomisine sahip. Ülke'nin ekonomisi ihracata dayalı, özellikle elektronik endüstrisi, otomotiv endüstrisi,gemi yapımı, makina endüstrisi, petrokimya ve robotik gibi sektörlerde üretim güçlüdür. Güney Kore Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, OECD ve G20 gibi örgütlere üyedir. Ayrıca APEC ve Doğu Asya Zirvesi'nin kurucu üyelerinden biridir.
- Ana madde: Kore Ortak çağın yüzyıl başlarında, Buyeo, Okjeo, Dongye ve Samhan devletler birliği yarımadayı ve Mançurya'nın güney kısımlarını işgal etti. Bu devletlerin çöküşünden sonra Goguryeo, Baekje veSilla gibi birçok çeşitli küçük devletler büyümeye başladı ve yarımadayı Kore'deki Üç Krallık adına kontrol etti. Üç Krallığın 676'da Silla altında birleşmesi sonucu Kore Kuzey Güney Devletleri Dönemine girdi, böylece Kore yarımadasının büyük kısmını Birleşik Silla'nın kontrolunun altındaydı, aynı zamanda Balhae Goguryeo'nun kuzey bölgelerinde başarılı bir şekilde bulunuyordu. Birleşik Silla döneminde şiir sanatı ve sanat teşvik edildi ve Budizm kültürü gelişti. Kore ve Çin arası ilişkiler bu dönem iyi kaldı. Ancak Birleşik Silla iç çekişmeler yüzünden zayıfladı ve Goryeo'ya 935'de teslim oldu. Silla'nin kuzeydeki komşusuBalhae bir devlet olarak Goguryeo'nun varisi olarak kuruldu. En yüksek döneminde, Balhae Mançurya'nın büyük bir kısmını ve Rusya'nın bazı bölgelerini kontrol etti. Balhae 926'da Kitanlılar'ın elline düştü.Kore tarihi Kore kuruluş mitolojisine göre efsanevi Joseon'un MÖ 2333 Dangun tarafından kurulmasıyla başlıyor [3] (genellikle "Gojoseon" olarak da billiniyor, 14. yüzyılda kurulan başka bir hanedanla karıştırmamak için; önek Go- 'eski' veya 'önceki' demek). Gojoseon Kore Yarımadası'nın kuzeyini ve Mançurya'nın bazı bölgelerini kontrol altına alana kadar genişledi. Çin'in Han Hanedanı ile sayısız çatışmalar girdikten sonra, Gojoseon parçalandı ve Kore Proto-Üç Krallık dönemine girdi.
Yarımada Goryeo İmparatoru Taejo Wang Geon tarafından 936'da birleşti. Aynı Silla gibi, Goryeo son derece kültürlü bir devletti ve 1377'de Jikji oluştu, dünya'nın hareketli en eski metal tipli matbaa makinesini kullanılarak. 13. yüzyıldaki Moğol istilaları Goryeo'yu güçsüzlendirdi. 30 yıl savaşın ardından, Goryeo Kore üzerindeki hakimiyetini devam etti ama yine de Moğollara haraç ödedi ama bunun karşılığında Moğolların mütteffiki oldu. Moğol İmparatorluğunun çökmesinin ardından, Goryeo'yu ağır siyasi çekişmeler izledi ve Goryeo hanedanı general Yi Seong-gye tarafından yürütülen bir isyan sonucu 1388'de Joseon hanedanı ile değiştirildi.
Kral Taejo Kore'nin yeni adını Gojoseon'nu göz ardı ederek "Joseon" olarak deklare etti ve başkenti Seul'a taşıdı. Joseon Hanedanının ilk 200 yıllı oldukça barışçıl geçti ve 14. yüzyılda Kral Büyük Sejong döneminde Hangıl'ın oluşmasını izledi, ayrıca Konfüçyüsçülük'un önemi arttı bu dönem ülkede.
1592 ve 1598'de Kore Japonlar tarafından istila edildi. Toyotomi Hideyoshi askerleri komuta ediyordu ve Asya kıtasını Kore üzerinden işgal etmeyi planlıyordu ama büyük ihtimal Salih Ordusu tarafından ve Ming Hanedanı'nın yardımıyla geri püskürtüldü. Bu savaş'ta amiralYi Sun-sin'in yükselmesine neden oldu ve onun ünlü kaplumbağ gemiside meşhur oldu. 1620'lerde ve 1630'larda Joseon Mançu istilasına uğradı, neticede Mançular bütün Çin'i feth etmişti.
Başka bir dizi Mançurya'ya karşı savaşlardan sonra, Joseon yaklaşık 200 sene barış içinde kaldı. Kral Yeongjo ve Kral Jeongjo Joseon Hanedanlığına kültürel yenilikler getirdi.
Ancak, sonraki seneler Joseon hanedanı aşırı bir şekilde Çin'e bağlıydı dış ilişkilerde ve dış dünya'daki izolasyonlarda. 19. yüzyıllın sırasında Kore izolasyon politikası yüzünden Münzevi krallık olarak adlandırıldı. Joseon Handenı kendisini Batılı emperyalizm'den korumak için bu adımı attı, ancak sonunda zorunlu bir şekilde kendisini ticaretten dolayı dünyaya açtı. Birinci Çin-Japon Savaşı ve Rus-Japon Savaşı ardından Kore Japon egemenliği altına girdi (1910-1945). İkinci Dünya Savaşının sonunda, Japonlar Sovyet ve Amerikan güçlerine teslim oldu, bunlar Kore'nin kuzeyini ve güneyini işgal etmişlerdi.( kaynak alıntıdır)Bunu blogtta paylaşmamın tek nedeni sizlere tarihi sevdirmek...sarayatta
1943'de Kahire Deklarasyonu esnasında yapılan ilk plana göre birleşik bir Kore planı kararlaştırılmıştı, Sovyetler Birliği ve ABD arasında tırmanan Soğuk Savaş husumeti yüzünden Kore yarımadasında iki ayrı hükümetin kurulmasına neden oldu. Her biri kendi ideolojileri ile Kore'nin bölünmesine yol açtı. Böylece Kore, 1948 tarihinde bölündü ve iki devlet kendi siyasi idareleri ile oluştu. Kuzey Kore'de eski Japon karşıtı gerilla ve komünist eylemci Kim Il-sung Sovyetlerin desteği ile güç kazandı ve Güney Kore'de sürgünde olan ve sağcı Koreli siyasi lider Syngman Rhee Güney Kore'nin cumhurbaşkanı olarak göreve geçti.
Seul Olimpiyat Stadyumunun Han nehri üzerinden çekilmiş resmi, 1988 Yaz Olimpiyatları bu stadyumda gerçekleştirildi.
25 Haziran 1950'de Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgal etmeye kalktı ve bu da Kore Savaşını kıvılcımladı. Bu savaş Soğuk Savaş döneminin ilk en büyük çatışmasıydı. Aynı zamanda Sovyetler Birliği Birleşmiş Milletler'i boykot etti ve bu da veto haklarının yitirmelerine yol açtı. Üstün Kuzey Kore kuvvetlerinin bütün ülkeyi birleştireceği belli olunca Sovyetler Birliği'nin veto hakkını kaybetmesi ile Birleşmiş Milletler böylece iç savaşa müdahale etme imkanı buldu. Sovyetler Birliği ve Çin, Kuzey Kore'yi her anlamda destekledi. Daha sonraki seneler Çin ordusundan milyonlarca asker Kuzey Kore'ye askeri anlamda destek olmak için savaşa katıldı. İki tarafta oluşan bu büyük gelişmelerden sonra ve sivil Kore halkının hem güneyde hem kuzeyde gördüğü büyük kayıplardan sonra savaş sonunda bir çıkmaza ulaştı. 1953 senesinde ateşkes sağlandı; ama bu ateşkes hiçbir zaman Güney Kore ve Kuzey Kore tarafından imzalanmadı. Böylece yarımada iki ülke arasındaki orijinal sınır yakınlarında askerden arındırılmış bölge adında ikiye bölündü. Barış antlaşması iki devlet arasında imzalanmadı. Bu teknik olarak iki ülkenin bugünde hâlâ savaş halinde bulunduklarını gösteriyor. Kore savaşı neticesinde en az 2.5 milyon insan hayatını kaybetti.
1960'da bir öğrenci ayaklanması sonucu otokratik cumhurbaşkanı Syngman Rhee istifa etmek zorunda kaldı. Bu istifadan sonra Güney Kore siyasi istikrarsızlık bir döneme girdi, zayıf ve etkisiz hükümete karşı general Park Chung-hee Syngman Rhee'nin istifasindan bir sene sonra askeri bir darbe yaptı. Park cumhurbaşkanlığı görevine geçti ve bu görevi 1979'a kadar devam etti bir suikastte uğrayana kadar. Park Chung-hee döneminde Kore'de hızlı ihracata dayalı ekonomik bir büyüme sağladı ama ayrıca Güney Kore'ye siyasi ağır baskılarda bu dönemde yoğundu. Park ağır bir şekilde acımasız askeri diktatör olarak eleştiriliyordu, Kore ekonomisinin onun görevi süresince önemli ölçüde gelişmiş olmasına rağmen.
Park'a düzenlenen suikasten sonraki seneler ülkede önemli siyasi telaşlar olmasına neden oldu, eski bastırılmış muhaleft liderleri birden oluşan siyasi boşlukta cumhurbaşkanı olmak için kampanyalar başlattı. 1979'da 12 Aralık darbesi Chun Doo-hwan tarafından Choi Kyu Hah'nın geçici hükümetine yapıldı. Choi Kyu Hah o sıralar geçici cumhurbaşkanıydı ve Park hükümeti sırasında başbakanlık görevini yürütüyordu, Chun darbeden sonra çeşitli önlemler alarak iktidara yükseldi, ayrıca Chun geniş bir sıkıyönetim alarak üniversiteleri kapattı, siyasi faaliyetleri yasakladı ve basını kısıtladı. 17 Mayıs tarihinde cumhurbaşkanı görevine geçtikten sonra Güney Kore'nin genelinde protestolar başladı, çünkü halk demokrasi talep ediyordu, özellikle Gvangju şehrinde protestoların yoğun olmasıyla, Chun bu şehire özel kuvvetler gönderdi Gvangju Demokratikleşme Hareketi'ni şiddetle bastırmak için.
Chun ve hükümeti Kore'yi 1987'ye kadar despot bir idare altına aldı, ta ki Seul Ulusal Üniversitesine giden bir üniversitelinin işkenceyle öldürülene kadar. 10 Haziran'da Katolik Rahipler Adalet Derneği bu olayı halka taşadı, bu da ülke çapında büyük gösterilere neden oldu. Sonunda, Chun'un partisi Demokratik Adalet Partisi ve parti lideri Roh Tae-woo29 Haziran Bildirgesini ilan etti, bu bildirgede cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ön görülüyordu. Roh seçimi az bir farkla muhalefet liderleri Kim Dae-Jung veKim Young-Sam karşı kazandı.
1988'de Seul'da 1988 Yaz Olimpiyatları düzenlendi. Güney Kore 1996'da da Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne üye oldu. Devlet 1997 Doğu Asya Mali Krizinde olumsuz etkilendi, ama yine de ülke bu krizden çabuk kurtulabildi ve ekonomisini büyütmeye devam etti, yavaş da olsa.
Haziran 2000'de cumhurbaşkanı Kim Dae-Jung'un Güneş Politikası angajmanı, Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'da Inter-Kore Zirvesi'nin düzenlenmesine neden oldu. Bir sene sonra Kim Güney Kore ve Doğu Asya'da demokrasi ve insan hakları için yaptığı çalışmalar ve özellikle Kuzey Kore'yle barış ve uzlaşma çabaları için Nobel Barış Ödülü'ne laik görüldü .
2002 senesinde, Güney Kore ve Japonya ortaklaşa işbirliği içerisinde 2002 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yaptı, ancak Japonya ve Güney Kore'nin ilişkileri sonradan kötüleştiLiancourt Kayalıkları üzerindeki egemenlik iddiaları yüzünden (Kore'de Dokdo olarak anılıyor ve Japonya'da Takeshima olarak). Daha sonra bu olay medya'da Liancourt .
Sakura-Barışın sembölü
Türk-Japon dostluğuna katkı amacıyla altı yıl önce İstanbul'daki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'ne dikilen Japon kiraz ağaçları sakuralar, nisan ayında sadece 10 gün çiçek açıyor
Japonya'da nisan ayı geldiğinde iki hafta boyunca güneyden kuzeye doğru yayılarak, ülkeyi bir tablo gibi güzelleştiren kiraz ağacı sakuraların çiçekleri, Japon kültüründe önemli bir yer tutuyor. Bin yıl önce aristokratların bahçelerinde yetiştirilmeye başlanan sakura çiçekleri, şarkılardan şiirlere, kimono desenlerinden sayfa süslerine kadar kullanılıyor. Japonlar, baharın müjdecisi gibi gördükleri sakura çiçeklerinin yenilenmeyi, aşkı ve sevgiyi simgelediğine de inanıyor. Başka ülkelerle ilişkilerini geliştirmek için de dostluk amacıyla hediye edilen sakuralar, ABD'de Washington ve New York, Almanya'da Berlin başta olmak üzere pek çok şehrin bahçelerini renklendiriyor. İstanbul'da da bundan 120 yıl önce Japonya'ya yapılan dostluk ziyaretinden dönerken batan Ertuğrul Firkateyni'nde şehit olan 600 denizcimizin anısına ekilen sakura ağaçlarının anlamı büyük. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde oluşturulan ve Ertuğrul Adası adı verilen özel bir bölümde yetiştirilen sakuraların çiçeklerini görmek isteyenler, nisan ayının 10'una kadar bu benzersiz şöleni kaçırmamak için bahçeyi ziyaret ediyor. İstanbul Anadolu yakasında bir enstitü niteliği de taşıyan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nin Müdürü Prof. Dr. Adil Güner, sakuraların Japonya'dan İstanbul'a uzanan yolculuğunu anlattı.
- Japonya'daki Sakura Vakfı, bütün dünyada sakura ağaçlarını barışın sembolü haline getirmek için çalışıyor. Vakıf, çeşitli ülkelerle temaslar kuruyor; bu ağaçların dikilip halkın görebileceği mekanlar arıyor. Türkiye'de de TEMA Vakfı aracılığıyla bizi buldular. Vakıf, bir yer ararken ağaçların daha sonraki bakımını da sürdürebilecek bir kurum olmasını istiyor. Gönderilen sakuralar 2006'nın ekim ayında ekildi, 29 Ekim'de töreni yapıldı. Amaç, Ertuğrul Fırkateyni'nin anısına da dikmekti. Her şehit ve gazi için bir ağaç dikmek istediğimiz için 600 tane ağaç dikildi. Büyük bir kısmı da botanik bahçesi içinde Ertuğrul Adası adı verilen bölüme yerleştirildi(bilgiler alıntıdır)Görüntülerin bir çogu Kyoto,ya ait ben çok bilmesemde hastanede olan ablama elimden geldince yardım edecegim-sarayatta adına.Arda sevgi,saygı ve barış içinde kalın görüşmek üzere hoşçakalın.
komatsunagı
Kore
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)